Belki insan kendisine veya etrafındaki insanlara baktığında fark edeceği ilk şey birçok kişinin bu problemi yani hayır diyememe problemini yaşadığı olacaktır.

İlişkilerde Hayır Diyebilmek

yazar:

kategori:

Bu yazıda toplumdaki birçok bireyi ilgilendirdiğini düşündüğüm bir konu “ilişkilerde hayır diyebilmek” konusunu ele almak istiyorum. Belki insan kendisine veya etrafındaki insanlara baktığında fark edeceği ilk şey birçok kişinin bu problemi yani hayır diyememe problemini yaşadığı olacaktır. Bazı kişiler bununla ilgili ciddi anlamda sıkıntı yaşayabilirken, bazılarımız da belki anlık olaylar karşısında hayır diyememe davranışını sergileriz. Yani bir şekilde hepimizin hayatında hayır diyemediğimiz birileri vardır. Fakat bazı kişiler ilişkilerde hayır diyebilmek ile ilgili ciddi anlamda sorun yaşayabilirler. 

Hayır diyememeyi ben kişinin kendisinden vazgeçmesi olarak isimlendiriyorum. Hayır diyememek bir kişinin kendinden vazgeçmesinin de ötesinde, kişinin ruh sağlığını ciddi anlamda olumsuz etkileyebilecek etkiye de sahip olabiliyor. Özel danışmanlık için, psikoterapi için başvuran kişilerin getirdiği problem alanlarından bir tanesinin hayır diyememek olması bize bunun aslında yaygın bir şekilde insanların yaşadığı problem olduğunu da gösteriyor. Hayır diyememenin kültürel bir temeli olmasına rağmen hemen hemen bütün kültürlerde karşılaşılan ortak bir problem de diyebiliriz bunun için. Sadece şu değişebilir farklı kültürlerde, hayır diyememenin nedenleri, hayır denilmemesi gereken durumlar.

Özellikle anne babalar için çocuklarının, özellikle okul çağında bazı olumsuz davranış ve olumsuz yaşantılara, örneğin madde bağımlılığı gibi, mesela bu tür yaşantılara maruz kalmamaları veya bu tür ortamlardan olumsuz olarak etkilenmemeleri açısından hayır diyebilmek önemli bir konudur. Eğitimcilerin ve anne babaların, özellikle ergenlik dönemindeki gençlerde, ergen guruplarında, hayır deme becerisinin yokluğu nedeni ile bazı olumsuz davranışların çok yaygın bir şekilde gençler arasında birbirlerine geçtiği ve davranışların taklit edildiğini hem eğitimciler hem anne babalar görüyorlar. Bu nedenle hayır diyememek bence ele alınması gereken önemli bir konudur. 

İlişkilerde Hayır Diyebilmek Neden Önemli?

Bu yazıda hayır diyebilmek konusunu birkaç farklı açıdan inceleyeceğim. Hayır diyememe dediğimde, istenmeyen talep veya baskılarla karşılaştığında insanların kendi içinden gelen doğal, spontan duygu, düşünce ve davranışlarını sergileyememe ile karakterize bir durumdan bahsediyorum. Hayır diyememenin yukarıda belirttiğim gibi psikososyal nedenleri vardır. Doğu toplumlarında hayır diyememenin kültürel olarak biraz daha yaygın olduğunu görebiliyoruz. Batılı toplumlarda bireyselleşmenin ve bireysel yaşam tarzının yaygın olması hayır diyebilme becerisinin daha erken dönemde kazanılabildiğini görüyoruz. Geleneksel toplum dinamiklerinin hâkim olduğu toplumlarda hayır diyememenin biraz daha yaygın bir davranış olduğunu gözlemliyoruz. 

İlişkilerde Hayır Diyebilmek ve Kültür

Mesela insanlar neden hayır diyemiyorlar diye baktığımızda kültürel olarak, o toplumda kendisine gelen talep veya isteğe hayır denilmesi veya o talebin reddedilmesi eğer olumsuz karşılanıyorsa, eğer kişiler bencillik gibi olumsuz karakter yapısı ile nitelendirileceklerse bundan kaçınmak için, yani bencil olmamak veya bencil görünmemek için dış dünyaya karşı, istemedikleri bir talep veya kendilerine zarar verici bir durum olsa bile hayır diyemiyorlar. 

Ergenlik döneminde ise gruptan dışlanmamak için hayır diyememe davranışının gösterildiğini görüyoruz. Ergenlik döneminde neden önemli, çünkü ergenler için akranlar, arkadaş grupları çok önemlidir. Arkadaş gruplarının etkisi ergenin yaşamını ve kişiliğini şekillendirilmesinde çok büyük bir öneme sahiptir. Bu anlamda arkadaş grubunun içerisine girebilmek, grubun üyesi olabilmek adına birey kendisi için zararlı olabileceğini bildiği halde bazı davranışlara ve tekliflere hayır diyememektedir. Zararlı olmasa bile bireysel anlamda kişiliği gereği belki hoşlanmayacağı bir şey teklif edilse bile buna hayır diyememektedir. Çünkü o gurubun içerisine girebilmek onun için hayati bir durumdur ergenlik dönemi söz konusuysa. Tabi ergenlikte bu şekilde grupların içerisine giren kişiler, yetişkin yaşamda da yine dışlanmamak, sevilmek için çevrelerindeki kişilere hayır diyemiyorlar. Bu nedenle özellikle ergenlik döneminde hayır diyememenin çok yaygın olduğunu gözlemliyoruz. 

İlişkilerde Hayır Diyebilmek ve Aidiyet Duygusu

Yetişkin yaşamında da önemli bir etkisi var dedik. Yetişkin yaşamında da insanın sosyal bir varlık olması, toplum içinde yaşıyor olması ve bireysel geçmişinin o kültürle şekillenmesi nedeni ile yetişkin kişiler de kendi içinde bulundukları gruplara ait hissetmek ister ve bu gruplardan gelen taleplere hayır diyemezler. Bu grupları şöyle isimlendirebiliriz mesela öncelikle aile grubu, içinde bulunduğu yaşadığı birincil çevresi, daha sonra bir arkadaş grubu, bunu da ikincil çevre olarak isimlendirebiliriz. Çalıştığı çevre olarak üçüncül bir grup. Hepimiz bu gruplara sahibiz. 

Grupların özelliği şudur: Hepsinin kendilerine ait bazı normları yani kuralları vardır. Her grup yapısı gereği bunları üretir ve üyesi olan kişiler de bunu kabullenirler. Eğer zaten kabullenmiyorlarsa bu grubun içinde onların yeri yok demektir. Onlar zaten dışlanırlar. Zaten buradaki öldürücü etki de bu aslında. Grubun içerisine girebilmek kuralların hepsini kabul etmekle alakalı bir şeydir. Ergenlikte de yetişkinlikte de öyledir. Eğer siz o kuralların hepsini benimsemiyorsanız, kuralların hepsini kabul etmiyorsanız, sorguluyorsanız bu sefer o grupların dışına, o grupların faaliyet alanlarının dışına itilebilirsiniz. Bu da insanın istenmediği, insanın sevilmediği hissini onda uyandıracağı için kişi bu kuralların kendi isteğine ters de olsa veya ona küçük zararlar, mesela madde bağımlılığı gibi bunu hep örnek veriyorum, zararı olsa bile hayır diyemiyor. Grupların her birinin ayrı bir kuralı olduğunu düşünecek olursak, kişi çok farklı ortamlarda farklı kuralları kabul edebiliyor. Çok farklı bir yaşam dizgisi oluşturuyor kendisine. 

İlişkilerde Hayır Diyebilmek Becerisini Nasıl Kazanabilirim?

Şimdi bu yazıyı okuyan birisi madem bu kuralların hepsini kabul etmek gerekiyor yani o zaman yapacak bir şey yok mu diyebilir. Aslında yapacak bir şey var. Bu yazıyı da o nedenle yazıyorum. “Kuralların hepsini kabul etmezseniz gruplardan dışlanırsınız” düşüncesi aslında yanlış ve aşırı genellemenin olduğu bir düşüncedir. Yani hayır dediğiniz zaman da aslında bazı grupların içerisinde kalabilirsiniz. Bütün mesele bu çarpıtılmış düşüncedeki aşırı genellemeyi görebilmekte. Farklı bir alternatif, farklı bir cevap verilebileceğini görebilmek lazım. Hayır diyememenin bir nedeni olarak da kişileri kırmaktan, geri çevirmekten, bencil görünmekten kaçmak olduğunu da belirtmiştim. Aslında hayır demeniz ve buna rağmen bencil görünmemeniz de mümkündür. 

İnsanları kırmayayım, eğer hayır dersem üzülür, hayır dersem yardımsız kalır, hayır dersem çaresiz kalır, ona ben de sırtımı dönersem kim yardım edecek düşüncesi kişilerin kendilerinden aşırı bir fedakârlık, kendi isteklerinin tamamen göz ardı edilerek, karşı tarafa tamamen adanma durumunu ortaya çıkardığını görüyoruz. Burada aslında kendi ruh sağlığı açısından da faydalı olmayan tam tersine zararlı bir şeyden bahsetmiş oluyoruz. Bu son yazdığım cümleyi yazarken bir uyarıyı yapmak zorunda hissettim kendimi. 

Kişi ben de ona sırtımı dönersem acaba çaresiz kalır mı, bencil olur muyum dediğinde aslında hemen şu düşünceyi yakalamak lazım: Birisine sırtını dönmek demek ne demek, bir insana yardımda bulunmak ne demek bunun net bir şekilde izah edilmesi lazım aslında. Biz çok genel kalıplarla düşündüğümüz zaman doğruyu yakalama şansını kaybediyor olabiliriz. Bir insana yardım etmek demek, ona ne yapacağını göstermek, destek olmak ve doğru yolu gösterdikten sonra da kendisinin bu yolu bulmasını beklemek diyebiliriz. Bu yol kişiyi geliştirecek olan ve en sağlıklı yoldur. 

İlişkilerde Hayır Diyebilmek ve Fedakarlık

Fakat bizim toplumumuzda yaşayan birçok insanın, fedakarlığı başkasının işini onun yerine yapmak şeklinde algıladığını görüyoruz. Özellikle de anne babalar için çocuk eğitimi söz konusu ise çocuklarının yerine birçok işi kendilerinin yaptığını görebiliyoruz. Bu nedenle bu konuda meşhur bir söz vardır: Balık tutmak değil balık tutmayı öğretmektir aslında esas olan. Bu nedenle şu uyarıyı yapmayı önemsiyorum. Biz de fedakârlık çok önemli bir erdemdir. Bu önemli erdemi sanki önemsizmiş gibi ya da bunun tam tersi başkalarına destek olmayalım sadece kendimizi düşünelim gibi bir durumdan da söz etmiyorum burada. Bahsettiğim durum erdem olan fedakarlıkla da çatışacak olan aşırı bir fedakarlıktan bahsediyorum. Talepte bulunanın isteğini yerine getirdiğinde kendisine de zarar verecek ve belki de içsel bir pişmanlık yaşatacak olan aşırı fedakarlıktan bahsediyorum burada. Örneğin kültürümüzde en meşhur örneklerdir, bir yerde yemek parası verilecekse kişilerin bunun için kavga ettiğini görebilirsiniz. 

Mesela bu örnekte kişi o yemek parasının verilmesi kavgasını kendi içinde ciddi bir problem olarak yaşıyorsa, yani o yemeğin parasını sırf bencil görünmemek için ve gruptan dışlanmamak için vermeye çalışıyorsa ve fakat içinde ciddi anlamda o guruba karşı bir öfke birikimi olabiliyorsa burada aslında ters giden bir şeylerden bahsediyoruz. Yapmacık, göstermelik bazı davranışlardan bahsediyoruz. Tabi aşırı fedakarlıkta göstermelik davranışların dışında, bazen insanlar içlerinden gelerek fedakârlıkta bulunurlar. Burada onu fedakarlığa sürükleyen sebep, ancak fedakârlık yaptıkça kabul görmesi ve sevilmesi inancıdır. Bu da aşırı fedakarlığın bir örneğidir ve sağlıklı bir durum değildir. 

Hayır Diyememenin Psikolojik Nedenleri?

Bu davranışlar hayır diyebilmenin önemini ortaya çıkarıyor. Hayır diyememenin psikolojik nedenleri olarak baktığımızda şunu görürüz. Burada bireysel ve kişisel nedenler ön plana çıkar ve kültürel nedenlerden bağımsız bir etkiye sahiptirler. Hangi kültürde olursa olsun, bireyin ön planda olduğu batılı bir toplumda da olsa, hayır diyemeyen kişilerle karşılaşıyoruz. Burada kültürden bağımsız olarak bireyin psikolojik durumu ile ilgili sebepler söz konusudur. Bireyler sahip oldukları psikolojik geçmiş öyküleri nedeni ile hayır demekte zorlanabilirler. Bizim üzerimizde daha çok duracağımız şey, konuşacağımız husus burasıdır. Hayır diyememenin psikolojik temeli. 

Bu noktada bizim karşımıza çıkan en önemli şey kişilik yapısıdır. Kişinin bireysel öyküsü, sahip olduğu kişilik yapısı, uyum bozucu şemaları, temel inançları onun hayır diyememesine neden olan aslında temel faktörler diyebiliriz. Temel inançlar veya uyum bozucu şemalar, bunlar bizim çocukluk ve ergenlik ama daha çok çocukluk dönemimizde çevremizdeki bazı olumsuz yaşantıların etkisi ile oluşmuş yapılardır. Ruhsal dünyamızda yer etmiş, bir hard diskin üzerindeki çizikler gibi düşünün, çocukluk yıllarımızdan beri yaşadığımız olumsuz yaşantılar travmalar, stres dolu yaşam öyküleri, bütün bunların etkisinin ruhsal yaşamımızda yaptığı izlerin etkisi ile hayır demekte zorlanabiliyoruz. Örneğin aşırı fedakârlık, boyun eğme ve onay arayıcılık şemalarının üçünün de ortak yanı başkalarına odaklı olmaktır. 

İlişkilerde Hayır Diyebilmek ve Başkaları Odaklılık

Başkaları odaklı olmak ne demek? Kişinin kendi ihtiyaçlarını göz ardı edip veya arka plana çekip tamamen karşı tarafın isteklerini, arzularını, beklentilerini karşılamak üzere davranmasıdır. Veyahut da kişinin onay arayıcılık şemasında olduğu gibi tamamen muhatabından gelecek olan onaya, çevresinin kendisini onaylamasına bağlı olarak bir davranış skalası geliştirmektir. 

Bebeklik ve çocukluk yıllarımızda annemize bağımlılık dönemimiz oluyor hem fiziksel anlamda hem duygusal anlamda, büyüdükçe anneden, evden bir şekilde bağımsızlaşıyoruz. Kendi ayaklarımız üzerinde sosyalleşme ile birlikte durabileceğimizi gördükçe, keşfettikçe kendimize ait bir benlik oluşturuyoruz. Özgüven dediğimiz bir yapı da bizim içimizde gelişiyor. Bazen anneden veya aileden bir şekilde bağımsızlaşamamış, kopamamış, onlara hala bağımlı olan bireylerle karşılaşabiliyoruz. Kişinin bütün hayatı boyunca bağımlılığın etkisinin devam edebildiğini de görebiliyoruz. Bu anlamda başkaları yönelimlilik alanındaki şemaların anneden, aileden, çevreden bağımsızlaşamayan, kendi isteklerini, arzularını, kendi kararı ile yapıp uygulamaya koyamayan bireylerle karşılaşabiliyoruz. Aşırı fedakârlık, boyun eğicilik, onay arayıcılık gibi şemalar da kişinin başkalarının sevgisini kazanmak veya onların ilgi odağı olmak adına tamamen kendisinden vazgeçtiği uyum bozucu şemalardır diyoruz. Hayır diyememe davranışında en sık karşılaştığımız şemalar bu üç şemadır. 

İlişkilerde Hayır Diyebilmek ve Temel İnançlar

Temel inançlar dediğimizde de yine bu şemaların oluştuğu dönemde kendimizle ilgili bazı değer yargıları, bazı inançlar, ki bunlar cümleler halinde bizim içimizde yer ediyorlar, örneğin ben çok özverili bir insanım gibi. Ben çok özverili bir insanım. Özverili olmazsam ne olur? İnsanların sevgisini kaybederim. Onlar beni artık sevmezler, benimle birlikte olmazlar. Bu nedenle ben çok özverili bir insansam örneğin okuldayken arkadaşım benden harçlığımı istedi, ona hayır diyemem. Yetişkinken çok önemli bir miktarda, örneğin maaşımın dışında bir para elime geçti. Bununla belki aileme bir sürpriz yapabilirim. Kendime bir sürpriz yapabilirim ama o anda çok da acil olduğunu düşünmediğim bir arkadaşımın isteği ile karşılaştım. Eğer insanların beni sevmesini, onlara yaptığım fedakarlıklarla elde etmeyi tek yol olarak biliyorsam, bu durumda hayır diyememe gibi bir durumla karşılaşabilirim. 

Bu anlamda kişilerin hayır deme ile ilgili yaşadıkları bir sıkıntı varsa bunun geçmişle ilgili muhakkak bir izi temeli olduğunu bilmeleri önemlidir. Hayır diyememek eğer mizaçla getirdiğimiz genetik bir kodlama değilse, o zaman demek ki ben bunu değiştirebilirim. Ben artık ömrümün geri kalanında hoşuma gitmeyen taleplere evet demekle veya beni zorda bırakacak olan taleplere evet demekle ömrümü geçirmeyeceğim demektir. Bu kişinin değişimi yakalayabilmesi adına hayır diyememenin değiştirilebilmesi ve önlenebilmesi adına, bence kişilerin bilmeleri açısından yararlı ve önemlidir diye düşünüyorum. 

Neden Hayır Diyemiyorum?

Mesela biz hayır dediğimizde bunun psikolojik temelini yakalayabilmek adına şuraya odaklanmakta fayda vardır. Örneğin arkadaşınız sizden bir yardım talep ediyor veya para istedi ya da kendi işini onun yerine yapmanızı istedi. Bu talebi aldığınızda içinizde ne hissediyorsunuz? Aklınızdan ne geçiyor? Bence bunun üzerinde kişiler direkt durarak başlayabilirler. Yani ben bu talebi yerine getirdiğimde o anda tam olarak aklımdan ne geçiyordu ve ne hissettim? Bunu bir kenara not ettiğinizde ve buna benzer birkaç örnekte yine aynı şeyi yaptığınızda şunu sağlamış olacaksınız: 

Sizden bir şey talep edildiğinde: 1. Hangi durumlarda kendinizi hayır diyememiş gibi hissediyorsunuz? Yani benzer durumlarda mı sadece hayır diyemiyorsunuz veya benzer kişilere karşı mı bunu sadece yapıyorsunuz? İçinizden hep aynı duygular mı geçiyor? Bunların ortak yanlarını bulduğunuzda aslında içinizdeki o psikolojik temele biraz yaklaşmış, onunla ilgili bir şeyler yapmış ve ona dokunmuş olabilirsiniz. Bu önemlidir. Bu yüzden hayır diyememe sorunu yaşayan takipçilerimiz varsa bence yanlarında bir küçük not defteri bulundurmalarında fayda vardır. Bunu bir süre yaptığınızda hakikaten kendinizle ilgili biraz ilginç, normalde yakalayamayacağınız bazı düşüncelerinizi yakalayacaksınız, bunu göreceksiniz. Bu sizin içinde ilginç bir deneyim, çalışma olacak ama asıl önemlisi hayatınızı zora sokacak olan size sıkıntı yaşatacak olan insanlara özveride bulunsanız bile içinizi rahat ettirmeyecek olan bir problemin de üzerine gitmiş olacaksınız. 

Hayır diyebildikten sonra zaten bir kere şunu göreceğiz. Bizim için ne gibi faydaları var? Bir kere hayır diyebilmek kişinin hayatı üzerinde kendisinin kontrolü olduğu hissini ona tattırır. Hayır diyebildiğiniz zaman sizin karar verip o kararı hayatınıza uygulayabildiğinizi gösterir. Bu neden önemli? Çünkü bu özgüvenle, kendi benliğinizle alakalı bir şey. Yani özgüveninizi uygulamalarınızla gizil bir şekilde ölçersiniz. Hepimiz bunu yaparız. 

Hayır Diyememeye Örnekler

Örneğin hayır diyemediğimiz bir durumda çok sık yaşanır bu. Dolmuşta para üstü. Mesela 4 TL verdiniz geriye 25 kuruş verilmediğinde, 25 kuruş büyük bir para değil ama hani 25 kuruş size verilmediği zaman, bu büyük bir para olmasa bile sizin içinizde problem olabiliyor. Kandırılmış, zorla size bir baskı uygulanmış gibi bir his bize geçiyor olabilir. İşte burada eğer bu problemi yaşıyorsa kişi ve bunun karşılığında da bencil görünürüm, 25 kuruşun peşine mi düştü şeklinde bir içsel sesle, aslında dışarıdan da kimse bunu söylemez ama hep içimizden böyle bir ses gelecek korkusu ile onu talep etmeyiz. Belki hani o anda para üstünü alabilir miyim dediğinizde dışarıdaki insanlardan, benim şahsi gözlemim, şimdiye kadar 25 kuruşun peşine düştü diye kimse konuşmadı ben hiç şimdiye kadar görmedim. 

Burada bizim yaptığımız başka bir şey daha var. O kişiye para üstünü vermesini söylemediğimizde, böyle bir talepte bulunmadığımızda özgüvenimizle ilgili de kendimizle ilgili bazı yargılarda bulunuyoruz içten içe. Hem bir yandan bencil görünmemek adına o az miktardaki parayı talep etmiyoruz, hem de bir yandan kendimizi değerlendiriyoruz. Diyoruz ki bak şimdi sen ona söyleyemedin bunu, sen bunu söyleyemeyecek kadar da aslında cesareti olmayan birisin. Bir yandan da kendimizi bu şekilde eleştiriyoruz. 

Hani bir insan şöyle bir şey dese, 25 kuruş belki de yoktu o anda vermeyebilir veya unutmuş olabilir yani sonuçta şoförün aklı bir yandan da yolda dalgın ve unutmuş olabilir. Veyahut da önemli değil 25 kuruş ne ki diyerek konunun üstünü hemen içinizden kapatabiliyorsanız önemli değil. 

Hayır Diyememek ve Mantıksallaştırma

Burada şuna da dikkat etmek lazım. Hayır diyememek kronik bir hal aldıysa aslında kişiler bazen üstünü örtmeyi de kullanabilir. Burada bir mantığa bürüme, olur ya unutmuştur gibi bir bahane ile davranmaktan bahsetmiyorum, gerçekten kişi bunu bir olgunlukla karşılıyorsa burada bir hayır diyememenin problem olduğundan bahsetmeyiz ama kişi içten içe böyle bir problem yaşıyorsa kandırıldığını hissediyorsa ve üstüne üstlük eleştirilirim, bencil görünürüm diye bir baskı ile şoförle konuşuyorsa bir de üstüne üstlük kendini konuşamıyor diye eleştiriyorsa işte burada özgüvenimizle ilgili de kendimize olumsuz değerlendirme ve derecelendirmede bulunmuş oluyoruz. Bu nedenle hayır diyebilmenin özgüvenimiz açısından son derece önemli bir etkisi olduğunu söylemekte fayda vardır. 

İkinci faydası hayır diyebilmenin, hayır diyebilmek bizi aslında tehlikelerden korur. Bu aslında daha da önemli bir husus ve anne babalar için özellikle çocuklarına hayır diyebilmeyi neden öğretmeleri gerektiğinin birincil nedeni de budur. Çünkü psikolojik sağlıktan önce fiziksel sağlığın, hayatta kalabilmenin, can güvenliğinin önceliği vardır. Bundan sonra zaten psikolojik sağlık geliyor. Bazen hayır diyebilmek etrafımızda duyduğumuz olumsuz haberleri gördüğümüzde hayati bir anlam kazanıyor olabilir. Yani bir kişinin veya bir çocuğun etrafından gelebilecek olan bütün taleplere evet demek zorunda olmadığını bilmesi gerekir. Hangi durumlara çocuk hayır diyebilmeli, bunu çok net bir şekilde öğretmek lazım. 

Hayır Diyebilmek Çocuklara Nasıl Öğretilir?

Örneğin çocuklara veya kendimize neyi öğretmemiz gerekiyor? Önceliklerimizle çatışıyorsa bir durum, bize gelen bir teklif, bir öneri, bir istek hayır diyebilmeliyiz. Örneğin biz bir sosyal faaliyete katılmışız ve ona gidiyoruz. Bir spor faaliyeti, bir kültürel faaliyet, bir enstrüman çalmak için müzik dersi alıyor olabiliriz, ama en sevdiğiniz arkadaşlarınız o anda eş zamanlı olarak farklı bir şeyin içerisindeler. Yani siz eğer kendinizi geliştirecek olan ve kendi isteğinizle gittiğiniz bir müzik faaliyeti içindeyseniz, ama sevdiğiniz veya içinde olmak istediğiniz arkadaş grubunuz eş zamanlı olarak sizi başka bir yere çağırıyorsa orada önceliklerinizi bir göz önüne almanız gerekir. 

Bunu çocuklara nasıl anlatabiliriz? Mesela eğer bir şeyi yapmak senin için daha sevimliyse “sen bunu yapmak istiyorsun ama arkadaşların onu değil de başka bir şey yapmak istiyorlarsa onlarla zıtlaşmak, kırmak değil fakat ben bunu şimdi yapmak istiyorum” diyebilirsin. Eğer bunu yaparsa arkadaşlıklarının sona ermeyeceğini çocuğa öğretmek lazım. Örneğin çalışma ortamınızda bir arkadaşınız bir işinden dolayı size kendi işini yapmanızı teklif edebilir. Bunda herhangi bir problem yok. Ama bazı kişiler vardır sanki başkalarının yapmak istemediği işleri yapmak zorunda olan kişiler gibi görülebilirler. Neden? Hayır demedikleri için. Bunu kim yapar, Ahmet bey yapar, bunu kim yapar Canan hanım yapar. Mehmet beye bu durum teklif edildiğinde sanki Mehmet bey hiç hayır hayır diyemeyecekmiş gibi bir ortak kanı vardır o iş yerinde. Bu durumlarda kişinin dışlanmayacağını bilmesi önemlidir. 

İlişkilerde Hayır Diyememek ve Onay Arayıcılık

Aslında kişi hayır demediği zaman şöyle bir yatırım yaptığını düşünür: Ben onun işini yaprak aslında onun nazarında yüksek bir yere sahip olabiliyorum. Evet bir insana yardım ettiğinizde bir karşılık oluşturursunuz ama bir insandan gelen bütün teklifleri veya bütün insanlardan gelen her teklifi elinizden geldiği kadarı ile yerine getirmeye çalışıyorsanız aslında bu o zaman sıradanlaşmış oluyor ve siz bir fark yaratamıyorsunuz. Yani sizin işiniz başkalarının size yıktığı şeyleri yapmak oluyor. Bu anlamda kişilerin gözünde yüksek bir mertebe elde etmeyi beklerken içten içe böyle bir beklentiniz varken tam tersini yakalayabilirsiniz. Kendine güveni olmayan, özgüveni olmayan, başkalarının işini yapabilen, evet iyi bir insan ama hani böyle iradesi ile sağlam dimdik ayakta duran bir insan olarak da etrafınızdan görülmediğiniz zaman diğer psikolojik problemler başlıyor. 

İlişkilerde Hayır Diyememek ve Psikosomatik Rahatsızlıklar

Aşırı fedakarlıktan dolayı insanlara karşı aşırı bir öfke birikimi ciddi psikosomatik bozukluklar ile karşılaşabilirsiniz. Yani küçük bir hayır diyememenin sizi buralara kadar getirebileceğini göz ardı etmemek lazım. Mesela buna bir örnek vermekte yarar görüyorum. Biz de ailesi ile yaşayan kişiler yaygındır. Anne baba, farklı bir eve çıkılsa bile etkilerini çocuklarının üzerinde hala devam ettiriyor olabilir. Bazen aynı apartmanda oturma şeklinde bir yaşam tarzı kurulabiliyor. Böyle bir durumda yine aynı apartmanda ailesiyle oturan bir danışanım, ailesinin artık hayatını, özel hayatının sınırlarını tamamen yok saydığını, bu sınırları tamamen ortadan kaldırdığını, kendisine gelen misafirlerin ağırlanmasında tamamen danışanımın eşinin görev aldığını, anne babanın bir hafta sonu programında, program yapılırken tamamen danışanımın da hesaba katılarak ama onun haberi olmadan planlar yapıldığı söylemişti. Bütün her şeyi ile ilgili yani çocuğunun eğitiminden kendi özel hayatına kadar bütün planlarda aile büyüklerinin planları tek başlarına ve onlar adına yapmaları artık o kişide panik bozukluk belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olmuştu. 

İlişkilerde Hayır Diyememek ve Panik Bozukluk

Burada panik bozukluk aslında şu anlama geliyor: Ben anne babama, ailemdeki büyüklere açıktan hayır diyemiyorum. Kendi yaşamımın sınırlarını açık bir şekilde çizemiyorum. Bunun yerine panik bozukluk gibi bir rahatsızlık geliştiriyorum bilinç dışı olarak. O panik ataklar bir şekilde o kişiye alan açmaya çalışıyor. Artık anneden babadan gelebilecek teklif zamanlarında o panik nöbetleri nedeni ile belki kişi bir hastalık görüntüsü içine girerek, ki kişinin bunu gerçek olarak, numara olarak değil, bilinç dışı olarak yaptığını vurgulamak istiyorum, kişi kendine bir alan açmaya çalışıyor. Ama bu sağlıklı bir durum değil tabi ki. Kişi bu hastalığının sebebinin belki bu olabileceğinin bile farkında değil, belki hastalığın kaynağını başka yerlerde arıyor. Ama görebildiğimiz en basit çözümde, anne babanın kendi hayatına veya çocuğunun hayat sınırlarına, çizgilerine saygı göstermeye, çocuğunun ya ortam olarak anne babadan ayrılmasına veyahut da yaşam sınırları içinde kendine ait, kendi kararlarının olduğu bir yaşam tarzı oluşması ile birlikte panik atağın otomatik olarak ortadan kalkabildiği durumlarla da karşılaşabiliriz. 

İşte buradaki resim bize şunu gösteriyor: Eğer açıktan açığa siz insanlara hayır diyemiyorsanız bu sizin ruhsal mekanizmanız için katlanılabilir ve sürekli devam ettirilebilir bir durum olmadığından herhangi bir yerde problem patlak verebiliyor. Bu çok yaygın bir durumdur. 

Hayır Diyebilmek ve Özgüven

Gençlik yıllarında hayır demenin grubun içerisine girmeyi engellemeyeceği, hayır demenin onları daha da özgüvenli, daha da sözü dinlenir bir kişi haline getirebileceğini de öğreterek veya illa size böyle sözü tutulur çok özgüvenli göstermesine gerek yok bazı durumların zararlı olabileceği nedeni ile diğer kişilere sadece hayır diyebileceğiniz, hani sizi grubun içine alsınlar almasınlar bunun önemi olmayacağını anlatmak lazım. Özelikle ergenlik döneminde çocukların yaşayabilecekleri baskı ortamlarını önceden anne babalar veya eğitimciler çocuklarla paylaştıklarında, ergenlerle paylaştıklarında, ergenler benzer durumla karşılaştıklarında evet bununla ilgili sanırım davranış repertuarımda yapabileceğim bir şeyler var diyerek orada anne babadan veya eğitimcilerinden, öğretmenlerinden aldıkları davranışları sergileyebilirler. Hayır diyebilirler. 

Hayır diyebilmenin bir beceri olduğunu bilmek lazım. Yani ben artık hayır diyeceğim dediğinizde, kendinizi yine hayır diyememiş şekilde bulabilirsiniz. Bunun provasının yapılması çok önemlidir. Yani zihninizde önce bunun hayalini kurarak, bazı istemediğiniz durumlarda size gelen tepkileri zihninizde canlandırarak hayır demekle başlayabilirsiniz. Ondan sonra belki gündelik yaşantınızda hayır dediğinizde bu beceriyi kazanmış olursunuz ve hayatınızda bir yeri olabilir o zaman bu davranışın. Bir insan aşırı fedakarlık yapar yapar ve artık o kadar dolar ki “tamam artık ben herkesle ilişkilerimi donduruyorum, kimseye iyilik yapmayacağım, çünkü kimseye yaranılmıyor” cümlelerini sarf eder. Bu cümlelerin bir sonu olmadığını görüyoruz. Tekrardan aynı yaşantılar devam ediyor. Bu anlamda kişinin böyle bir anlık tepki ile değil tamamen bilinçli bir şekilde hayır demeyi öğrenmesi gerekir. Provasını yapması gerekir. 

Nasıl Hayır Diyebilirim?

Hayır deme anında mesela şunu yapabiliriz. Kararınızı belirleyin yani bir kişi sizden bir talepte bulunduğunda zihninizde net bir şekilde kararınızı belirleyin. Evet bunu yapacağım veya yapmayacağım. Yardım edeceğim veya etmeyeceğim. Vereceğim veya vermeyeceğim. Gideceğim veya gitmeyeceğim. Bundan sonra zihninizde bu kararınız ile ilgili nedeninizi de ona açıklayın. Hayır gelemeyeceğim çünkü işim var. Hayır gelmeyeceğim çünkü oraya gelmek istemiyorum ve canım istemiyor. Hayır gelemeyeceğim çünkü oraya geldiğim zaman kendimi iyi hissetmiyorum gibi nedeninizi belirtebilirsiniz. Şu an istemiyorum ama bunu da benimle yapmak istediğini anlıyorum ama ben şimdi gelmeyeceğim gibi onu anladığınızı hala onunla duygusal bir bağınızın olduğunu karşı tarafta bildirin veya sizin için zararlı olabilecek bir durum söz konusu ise o zaman sadece hayır da diyebilirsiniz, o ortamdan uzaklaşabilirsiniz. Bir açıklama yapmak zorunda değilsiniz.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir