Psikoterapist bir psikoterapi ekolünün eğitimini almış, onunla ilgili o terapi ekolünün gerektirdiği temel ve ileri eğitimleri aldıktan sonra bir de uygulamalı olarak bu alanda çalışmış ve o alanda yetkin olan kişiler tarafından değerlendirilmiş kişidir. 

Psikoterapi Nedir?

yazar:

kategori:

Psikoterapi nedir, psikolojik danışmanlık ya da psikolojik destek almak ne demek bunun üzerinde durmak istiyorum. Bu hafta içerisinde Kırgızistan’da çıkan bir haftalık gazetede psikoloğa gitmekle ilgili bir haber okudum. Haberde iki kötü örnek üzerinde durulmuştu. Büyük bir haberdi yani 2 sayfalık bir haber. Haber önce kötü iki örnekten bahsettikten sonra bir psikoloğa gidileceği zaman nasıl bir uzman tercihi yapılmalı, neye dikkat edilmeli bu soru üzerinde biraz durmaya çalışmıştı. Ve bunun için de bir Rus psikoloğun tavsiyelerine yer verilmişti haberde. Aslında önemli bir konu. 

Psikoterapi Nedir? Psikoterapi Süreci Gerçekten Faydalı mı?

Psikoterapi süreci gerçekten faydalı oluyor mu? Türkiye özelinde baktığımda, ülkemizde son yıllarda psikolojik destek sunan merkezlerin sayısında, bu alanda eğitim almak isteyen insanların sayısının ve bu alanda verilen eğitimlerin özellikle psikoterapi eğitimlerinin sayısının arttığını görüyoruz. Tabi eğitimler çoğaldıkça otomatik olarak bu işle ilgilenen uzmanların sayısı da artmış oluyor. Tabii sayısal artış beraberinde bazı problemleri de getirebiliyor. Özellikle Türkiye için düşündüğümüzde bir meslek odasının olmayışı, psikologlar ile psikolojik danışmanlar için çalışma sınırlarının kanunla tam olarak sınırlanmamış olması gibi nedenlerle birçok etik sorunun yaşandığına şahit olabiliyoruz. 

Fakat rahatlıkla psikoterapi eğitimleri açısından oldukça yetkin eğitimler verildiğini söylemek lazım. Bu eğitimlerden geçen psikolog ve psikolojik danışmanların bu alanda yetkin bir şekilde çalışmaya başladıklarını söyleyebilirim. 

Bu girişten sonra “ben bir psikoloğa, bir danışmana gitmek istiyorum” diyen birisi için biraz bilgi vermek istiyorum. Bazı kavramlar var, insanlar bir uzmana gittiğinde kimi ben bir psikiyatriste gittim diyor, kimi ben bir psikoloğa gittim diyor, kimi ben psikolojik danışmana gittim diyor, kimi ben bir psikoterapiste gittim diyor. Farklı unvanlar var, nedir bu unvanların anlamı? Bunlar birbirinden farklı mı, birbirinin aynısı mı, ortak yanları var mı? 

Psikoterapi Nedir? Psikiyatrist Kime Denir?

Psikiyatrist unvanı diğer unvanlardan ayrılan ve diğer kavramlarla da karıştırılan bir unvan olması nedeniyle önce psikiyatrist kavramından bahsetmek istiyorum. Kimdir psikiyatrist? Öncelikle tıp eğitimi alarak mezun olmuş, hekim olmuş bir kişinin daha sonra psikiyatri alanında uzmanlık yaparak aldığı unvandır psikiyatrist unvanı.  Psikiyatrist tedavi edebilme yetkisine sahip kişidir. Ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanıdır. Peki tedavi dediğimizde bunun içine neler girer diye baktığımızda ilaç tedavisi başlıca tedavi yöntemidir. Ancak bazı psikiyatristler ilaç tedavisinin yanı sıra psikoterapi yöntemini de tedavide kullanabilmektedir.  Her psikiyatrist psikoterapi yöntemini kullanır mı? Bazı psikiyatristler ilaçla tedaviyi daha ön planda tutmaktadır, bazıları sadece ilaçla tedavi yaklaşımını benimsemektedir. Bazı psikiyatristler ise psikoterapiyi ön planda tutmaktadır. Bir psikiyatriste gittiğiniz zaman ondan alabileceğiniz desteğin türünü, tedavinin türünü ondan öğrenebilirsiniz. 

Psikoterapi Nedir? Psikolog ve Psikolojik Danışman Ne İş yapar?

Psikiyatrist unvanına değindikten sonra psikolog ve psikolojik danışman unvanına bakalım. Türkiye’de bu iki meslek grubunun çalışma alanları büyük oranda belirlenmiş olmasına rağmen bazı çalışma konularının birbirine yakın olduğunu hem psikologların hem de psikolojik danışmanların çalışma alanı içinde olduğunu söyleyebilirim.

Psikologlar ve psikolojik danışmanlar en başta psikiyatristlerden hangi yönleriyle ayrılırlar? Birincisi tıp doktoru değildirler, bu nedenle ilaç tedavisi uygulayamazlar. Yani bir psikoloğa veya psikolojik danışmana gittiğinizde onlar size herhangi bir ilaç tavsiyesinde bulunmazlar. Çünkü onlar tamamen psikoterapi ağırlıklı bir tedavi süreci yürütmektedirler. Eğitimleri bu yöndedir.  Peki ilaç tedavisi olmadan bu iş yürür mü? Evet, ilaç tedavisi olmadan iyileşmenin olabileceği durumlar mümkündür. Aslında ruh sağlığımızla ilgili birçok durum ilaç tedavisi olmadan, sadece psikoterapi ile üstesinden gelebileceğimiz durumlardır. İlaç tedavisinin gerektiği durumlarda bir psikolog veya psikolojik danışmanın o hastayı bir psikiyatristle konsülte etmesi veya ona yönlendirmesi mümkündür. Doğru olan budur. Çünkü ilaç tedavisi dediğimiz tedavi olmadığında bazı durumlarda psikoterapinin gerçekten işlevsiz olduğunu görebiliyoruz.

Psikolog veya Psikolojik Danışmanların Sahip Olması Gereken Özellikler Nelerdir?

Psikoloji bölümünden mezun olan bir psikolog veya bir rehberlik ve psikolojik danışmanlık bölümünden mezun olan bir psikolojik danışman, danışan görecekse nasıl bir eğitime sahip olması gerekir? Aynen psikiyatristlerde olduğu gibi, nasıl tıp doktoru olduktan sonra ruh sağlığı uzmanı olmak için psikiyatri alanında uzmanlık yapması gerekiyorsa ya da psikoterapi dediğimiz alanda da bir psikiyatristin etkin olarak çalışması için bununla ilgili bir yaklaşımı takip etmesi belli eğitimleri alması gerekiyorsa, psikolog ve psikolojik danışmanlar da yine bu şekilde, özellikle psikoterapi hizmeti sunacaksa belli bir psikoterapi yaklaşımının eğitimini almalı.

Sonrasında süpervizyon dediğimiz, alanında uzman bir kişi tarafından takip edilerek beceri ve tecrübesini artırmalı. Çünkü özellikle uygulama yapmadan, bir süpervizyon sürecine girmeden bir psikoterapi ekolünün uygulayıcısı olmak ciddi anlamda bazı problemleri de beraberinde getirebilmektedir. Bir çıraklık, kalfalık ve ustalık süreci gibi düşünebilirsiniz.  Bu nedenle hangi alanlarda çalışacaksak, bu alanlarla ilgili eğitimleri almak, takip etmek ve uygulamalar yapıp süper vizyonumuzu tamamlamak bizim psikolog olarak, psikolojik danışman olarak yapmamız gereken şeydir.

Psikoterapi Nedir? Psikoterapist Kimdir?

Evet psikoterapist kimdir sorusu ile devam edecek olursak; biraz önce giriş yapmış olduk. Psikoterapist bir psikoterapi ekolünün eğitimini almış, onunla ilgili o terapi ekolünün gerektirdiği temel ve ileri eğitimleri aldıktan sonra bir de uygulamalı olarak bu alanda çalışmış ve o alanda yetkin olan kişiler tarafından değerlendirilmiş kişidir. 

Ne Zaman Psikoterapiste Gitmem Gerekir?

Bu tanımlardan sonra, ne zaman bir psikoterapiste gitmemiz gerektiğine bir bakalım. Bazen karışıyor kafamız, mesela üzgün olan her insan psikoloğa gitmeli mi? Ne tür problemler yaşıyorsa bir insan, bir psikoloğa gitmesi gerektiğine karar vermeli? Bunun üzerinde durmak lazım, şunu söylemek istiyorum, bir ruh sağlığı uzmanına gidilmesi konusunda en başlıca kriterler şunlar: Yaşadığınız problem her ne olursa olsun, eğer bu problem sizin gündelik yaşantınızı zora sokuyorsa. Yani gündelik yaşantınız derken neyi kastediyoruz, evdeki yaşantınız; oturmanız, kalkmamız, birileriyle vakit geçirmeniz, yemeniz, içmeniz, uyumanız…Bütün bunlarda olumsuz yönde değişimler olduysa. Mesela uykunuz azaldı mı ya da aşırı arttı mı? İştahınız arttı ya da azaldı mı? Eskiden ilgi duyduğunuz etkinliklere ilgi duymuyor musunuz? İşinize geç mi kalmaya başladınız? Size verilen görevleri yerine getirmede motivasyonunuzu mu kaybettiniz? Bütün bunlar bir problemin gündelik yaşantınızı zora sokup sokmadığını belirlemeniz için bakmanız gereken noktalar. 

Ama mesela geçici yaşadığımız üzüntüler olabilir. Örneğin hepimizin yaşayabileceği bir üzüntü, yas süreci. Yeryüzünde yaşayan her insanın yaşayabileceği bir süreçtir. Sevdiğimiz bir insanı kaybettiğimizde kimimiz bir hafta kimimiz bir ay bunun acısını derinden hissederiz. Bu yas dediğimiz süreçte özellikle, biraz önce saydığım uyku, yemek, etkinliklere katılma isteğimiz olumsuz olarak etkilenir. Belli bir süre sonra insan tekrardan eski ilgisini, alışkanlıklarını, iştahını, uykusunu yeniden düzene koyar. Eğer yas süreci zaman geçmesine rağmen devam ediyorsa, yani bir türlü eskiye dönemiyorsanız, işte burada bir uzmanla görüşme vakti gelmiş demektir. Peki insanlar en çok hangi konularda uzmanlara gidip ruhsal destek alma gereği hissediyorlar, buna bakalım.

Psikoterapi Nedir? Psikoterapi Hangi Problemlerde Etkilidir?

En çok karar vermekte zorlandığımız, sıkıştığımız; ama bu karar verme gündelik yaşamımızdaki karar verememe olayları değil de daha çok hayatımızın gidişatı ile ilgili durumlarda ciddi anlamda çelişkiye düştüğümüz, kararsızlık yaşadığımız durumlar olabilir. Bu gibi durumlarda bir ruh sağlığı uzmanı ile görüşmek bir psikologla görüşmek muhakkak yararlı ve faydalı olur. Onun haricinde depresyon dediğimiz, ki en sık karşılaşılabilen bir durumdur, başvurabilir kişiler. Depresyon dediğimiz, kişinin eski ilgilerinin hemen hemen kaybolması, iştahının, uykusunun, işindeki çalışma düzeninin hepsinin bozulduğu ve bunun son 2 haftadır özellikle yani böyle artan bir şekilde devam ettiği bir süreçten bahsediyoruz. Yani kişinin evden çıkmasınının bile içinden gelmediği durumlar. 

Panik bozukluk başvuru konularından bir tanesi. Panik bozukluk anksiyete bozuklukları adı altında sınıflandırılan, çok rastlanan bir bozukluk. Kişide çarpıntıların olması, nefes alışverişinin belli durumlarda artması, sanki kontrolünü kaybedip delireceğim gibi bazı düşüncelere kapılması ile karakterize bir durum. 

Çocukla ilgili olan sıkıntılar ailelerin en sık rastladığımız başvurma nedenlerinden bir tanesi. Okul çağındaki çocukların veya ergenlik çağındaki çocukların yaşadıkları problemler, onların okulları ile ilgili, kendileri ile ilgili yaşadıkları problemlerde veya sınavla ilgili, mesela sınav kaygısı Türkiye kapsamında düşündüğümüzde sınavların öğrencilerin hayatında çok büyük bir öneminin olduğu bir ülke. Bu anlamda sınav kaygısı en sık karşılaşılan durumlardan bir tanesi öğrenciler anlamında. Aileler de çocuklarının sınavlarda başarılı olabilmesi adına sınav kaygısı sebebiyle başvurabiliyorlar. 

Psikoterapi Nedir? İlişki Terapisinde Psikoterapi

Yine evlilik veya ilişki ile ilgili yaşanan problemler en üst sırada. Kişiler bu tür problemler için başvurma gereği hissediyorlar. Çünkü evlilikte yaşanan problemler veya çift olarak eşiyle/partneri ile sevgilisi ile yaşadığı problemler kendi bireysel hayatını da olumsuz olarak etkiliyor. 

Hangi Problem İçin Hangi Uzmana Gitmek Gerekir?

 Hangi probleme sahip olursam, ben kime gitmeliyim, buna nasıl karar vereceğim? Bu soruya şöyle cevap verebiliriz: Öncelikle şunu söylemek lazım, yaşanan problem kişinin gerçekle bağını tamamen kesecek düzeyde ise. Örneğin kişi size bazı hayaller gördüğünden, bazı sesler işittiğinden, onun etrafında dolaşan birileri olduğundan ve ona zarar vermek istediklerinden bahsediyorsa veya donuk bakan gözlerle size bakıyorsa, bu durumda kesinlikle gidilmesi gereken ilk kişi psikiyatristir. Çünkü bu durumlarda ilaç tedavisi etkili olan bir tedavi metodudur. Hiç vakit kaybetmeden bir psikiyatriste gitmek gerekir. Bunun haricindeki problemlerde örneğin biraz önce saydığım panik bozukluk, depresyon, sosyal fobi, okul problemleri, sınav kaygısı veya evlilikle ilgili problemlerde bu işin eğitimini almış olan ve psikoterapi yapan bir psikolog veya psikolojik danışmana gidebilirsiniz.

Psikoterapi Nedir-Psikoterapi Süreci Nasıl Bir Süreçtir?

Burada başka soru şu olabilir, psikoterapi nasıl yürümektedir? Seanslarda neler yapılmaktadır? Kişiler en çok şunu merak ediyorlar, tamam gideceğim uzmana karar verdim, ama böyle bir sürece girdiğimde ben ne ile karşılaşacağım? Psikoterapist bana ne diyecek? Bana hemen tavsiyede mi bulunacak? Sadece benim anlatıp onun dinleyeceği bir süreç mi? 

Burada şunu söylemek lazım, psikoterapi süreci çerçevesi çizilmiş olan bir süreçtir. Yani başlangıcı ve bitişi olan, bazı ilkelere göre çalışılan, gittiğiniz uzmanın size yardımcı olduğu, belli bir psikoterapi ekolünün veya birkaçının takip edildiği bir süreçtir. Bu sürecin ekonomik bir yanı da var tabi ki. İnsanlar en fazla bu nokta üzerinde duruyorlar. Yani bu süreç beni ne kadar zorlayacak? Buna ne kadar süre devam edebilirim?

Burası aslında önemli, bunun üzerinde durmak lazım biraz. İnsanlar ben bu sürece girdiğimde bu süreç beni ekonomik olarak ne kadar zorlar diye düşünmeye başladıklarında, süreçten tam anlamıyla yararlanamama gibi bir durum ortaya çıkabiliyor. Olması gereken şey, uzman tercihini doğru yapıp, psikoterapi için belli bir bütçeyi ayırmak gerekiyor. Şöyle bir yaklaşım çok yararlı olmuyor; “ben bir gideyim, bir bakayım, biraz bir şeyler dinleyeyim, birinci seansta problemi çözdüm çözdüm, çözemedim en azından fazla para harcamış olmam. Bu yaklaşım kişiye çok fazla bir şey kazandırmıyor. Kişi ilk seansta bütün problemlerin çözülmesini bekliyorsa ya da bazı tavsiyeler alayım bunları ben kendim uygulayım diye bakıyorsa bu çok mümkün olmuyor. Çünkü psikoterapi süreci büyülü bir süreç değil.  Yani karşınızda olan uzmanın elinde sizi tek bir dokunuşla değiştirebileceği bir değnek maalesef yok. 

Danışan Kendi Problemini Çözme Gücüne Sahiptir

Hatta burada dikkat etmemiz gereken bir husus da şu; psikoterapi sürecinde etkin olan kişilerden biri de sizsiniz. Çünkü psikoterapi sürecinin ilkelerinden bir tanesi şudur; kişi kendi problemlerini çözebilme gücüne sahiptir. Yani bir psikoterapist bu varsayımla görüşme sürecine başlar. Psikoterapi sürecine giren bir danışanın da bu varsayımı bilerek, sorumluluk alarak başlaması gerekir.  Yoksa o bana yol gösterecek, sorunlarım çözülecek gibi bir yaklaşımla tüm sorunları çözmek mümkün olmuyor. Keşke böyle olsa ama bu mümkün değil. 

Burada birkaç seans gitsem acaba faydalı olabilir mi gibi bir şey sorulabilir. Aslında kısa süreli terapiler adı altında ciddi psikoterapi yaklaşımları var. Bu alanda yapılan çalışmalar var. Kısa süreli psikoterapi yaklaşımlarının ortaya çıkmasındaki nedenler aslında ekonomik nedenler değil. Böyle bir neden varsa bile çok az bir etkisi var.  Yani sadece insanların daha az para harcamaları ya da daha az parası olan insanların psikoterapi sürecinden yararlanmaları adına oluşturulmuş bir şey değil kısa süreli terapiler. Uzun süreli terapilerden ayrılan yönleri var kısa süreli terapi modellerinin. Örneğin modern insanın, daha hızlı yaşayan ve tüketen insanın, son 15-20 yılda insan yaşamında ortaya çıkan yeni sorunlar neticesinde değişen yaşamsal problemlerle baş edebilmek için yeni psikoterapi modellerine ihtiyaç duyuluyor. Örneğin online psikoterapi böyle bir süreçte ortaya çıkan bir yöntem. Tabi online psikoterapi bir psikoterapi yaklaşımı değil ama bir yöntem olarak yaygın bir şekilde günümüzde kullanılıyor.  

Peki kısa süreli terapilerde kısa süre derken kaç seanstan bahsediyoruz? Minimum 8 seansla 20 seans arasında değişiyor burada seans sayısı. Bu 20 az mı diye sorabilirsiniz. Uzun süreli bir terapinin 2 yıl, 3 yıl, 5 yıl devam ettiğini düşünürseniz ve bunların bazen başlangıçta haftada bir ya da iki kere görüşmeler olduğunu düşünürseniz, bunun ne kadar kısa süreli bir terapi olduğunu görebiliriz. 

Psikoterapi Nedir? Psikoterapi Sürecinin Temel İlkeleri Nelerdir? 

Temel ilkelerden bir tanesi ve en önemlisi şudur; danışmanlık hizmetini almaya giden kişinin şundan emin olması lazım, bu gizliliğin esas olduğu bir süreçtir. Yani sizin yardım almak istediğiniz uzmanın yapmayacağı en başlıca şey şudur: Onunla paylaştığınız bilgileri dışarıda özellikle sizin adınızı vererek hiçbir ortamda paylaşamaz, paylaşmamalı. Yani bu yasal olarak da teminat altına alınmış olan bir şeydir. Psikoterapi sürecinde danışanın psikoterapistle paylaştığı her türlü bilgi gizli bilgidir. Ne paylaşırsanız paylaşın hiç fark etmez, kiminle ilgili anlatırsanız anlatın bunların hepsi gizli tutulması gereken bilgilerdir.

Fakat ne zaman bu bilgiler paylaşılabilir bunu bilmekte fayda var. İki durumda sizin bilgileriniz kullanılabilir:

Birincisi sizin sorun alanınızla ilgili bir alanda bilimsel bir araştırma yapılıyorsa, psikoloji alanındaki bilgi birikimine katkı sağlamak adına sizinle yapılan çalışmaya ilişkin bazı bilgiler ilgili alan uzmanları ile paylaşılabilir. Fakat bu paylaşmanın sınırları vardır elbette. Sizin açık kimliğiniz asla orada paylaşılamaz. Ne olursa olsun adınız soyadınız veya sizin siz olduğunuzu ortaya çıkarabilecek herhangi bir bilgi paylaşılamaz.  Örneğin sizin ne iş yaptığınızı ya da tanımış bir insan olabilirsiniz, kimliğinizin anlaşılmasını sağlayacak hiçbir bilgiye bilimsel araştırma da olsa yer verilemez.

İkincisi, psikoterapi sürecinde paylaştığınız bilgiler ne zaman paylaşabilir, bir insanın kendisine veya bir başkasına zarar verme olasılığı varsa. Görüşme yapan uzman zaten bunu değerlendirebilecek bir alt yapıya sahiptir. Bunun gibi durumlarda bilgiler sizi korumak adına resmi makamlarla paylaşılabilir.  Psikoterapist görüşme sürecinin başında size bundan bahsedecektir. Hatta görüşme sürecinde bazı notlar tutuyorsa veya bazı uzmanlar ses kaydı yapmayı tercih edebilirler, bu konuda sizi bilgilendirmeleri gerekmektedir.  

Psikoterapi Nedir? Psikoterapide Dürüstlük İlkesi

Gizlilik ilkesinin yanındaki en önemli başka bir ilke de dürüstlüktür. Karşınızdaki uzmanın size yardım edebilecek bir uzman olması gerekir. Bu görüşme yaptığınız uzmanın size karşı dürüstlüğüdür. Yani burada yetkinlikten bahsediyoruz. İşte en baştaki sorularımızdan bir tanesi nasıl bir uzmana gidebiliriz idi. Bu konuyu seçmeme neden olan haberdeki konu da buydu aslında. Karşınızdaki kişinin psikoterapi eğitimi olmayan, kişisel gelişim adı altında veya kendi çapında araştırmalar yapıp -ki bunu küçümsemek için söylemiyorum, sadece araştırma yapmakla uygulama yapmak birbirinden farklı olduğu için söylüyorum- psikoterapistlik yapmaya çalışmadığından emin olmak gerekiyor.  

Türkiye’de bunun bir meslek yasası olmadığı için insanların bazı şeylere kalkıştığını görebiliyorsunuz. Bu durumda da gazete haberinde olduğu gibi olumsuz durumlarla karşılaşılabiliyor. Bu nedenle girilen psikoterapi sürecinin insanın kendini güvende hissettiği bir ortam olması gerekmektedir. Bu süreçte danışan ile terapisti arasında bir terapi ilişkisi oluşacaktır. Psikoterapi süreci dinamik ve adım adım ilerleyen bir süreçtir. Hiçbir problem bir anda ortaya dökülmez, bazı problemlerin açık bir şekilde paylaşılması uzun zaman alabilir.  Bazı özel tekniklerin kullanılması gerekir burada. 

Psikoterapi Sürecinde Psikoterapi Yaklaşımlarının Kullanımı

Teknik demişken biraz bunun üzerine durmak istiyorum. Psikoterapi süreci terapistiniz izlemiş olduğu ekole göre şöyle yürüyebilir: Bazı psikoterapi ekolleri danışana yönlendirmede bulunulmasına onay vermezler. Bazı yaklaşımlarsa terapi sürecinin belli dönemlerinde belli sınırlar içerisinde kalmak şartıyla yönlendirme yapılabileceğini savunur. Örneğin Şema Terapi yaklaşımı böyle bir yaklaşımdır. Bazen destek alınan uzmanların bu anlamda karşılaştırıldıklarını görmekteyiz. Örneğin şöyle denebiliyor, önceki gittiğim uzman pek bir şey söylemiyordu. Bu aslında o uzmanın yanlış yaptığı anlamına gelmiyor. Takip edilen terapi yolunun nasıl işlediği ile ilgilidir. Her yöntem de her danışana uygun değildir. Bu şekilde değerlendirmek gerekiyor.

Görüşme sürecinde psikoterapistler belli bazı teknikler kullanırlar. Psikoterapistin takip ettiği yaklaşıma göre uygulanan teknikler değişiklik gösterir. Kullanılan tekniklerle ilgili şunu vurgulamak lazım, uygulanan teknikler tek başlarına sizde bir değişim yaratamazlar. Burada önemli olan şey psikoterapistinizle aranızda oluşan terapötik ilişkidir. Yani terapi ilişkisi. Eğer terapi ilişkiniz sağlıklı bir ilişki ise karşınızdaki uzmanla aranızda güvenli bir ilişki oluşmuş demektir. Güvenli ilişki terapiden yardım sağlayabilmeniz için en temel şarttır. Psikoterapi sürecinde asıl iyileştirici olan şey budur. Yani siz terapi odasında iken acaba bana yardımcı olabilir mi, acaba güvenilir birisi mi, acaba yeterli eğitimi var mı gibi sorularla zihninizde boğuşuyorsanız, o psikoterapiden yarar sağlamanız mümkün değildir. 

Psikoterapi Süreci Ne Zaman Biter?

Psikoterapi sürecinin sağlıklı bir şekilde bitirilmesi gerekmektedir. Sürecin sağlıklı sonlanması sizin süreçteki aktif katılımınız ve davranışlarınızla ilgili sorumluluk almanızla doğru orantılıdır. Bir terapistten fayda bulamadım, öbür terapiste, bir psikologdan bir diğerine gitmek doğru değil. Psikoterapi sürecinin sonlandırılmadan önce yarıda bırakılıp başka bir uzmanla başlanan süreç yine aynı başarısızlıklara gebe olabilir. Gidilen her psikoterapiste bir öncekini şikâyet etmeye kalkarsanız onda bulamadığınızı onda bulmaya çalışırsanız, bu durum memnun olunmayan ebeveyni değiştirip kendisine yeni bir anne baba aramak gibi bir durum olabilir.

Evet şunu göz ardı etmiyorum, yani gidilen kişi her zaman doğru kişi olmayabilir. Bu doğru terapisti bulamama durumu, psikoterapistin becerisi ile ilgili olan bir şey de değil. Yukarıda değindim aslında, her yaklaşım herkes için doğru yaklaşım olmayabiliyor. En başında doğru bir seçim yapmakta ve süreci sonuna kadar götürmekte yarar var.  

Psikoterapi sürecine girmek kişiyi kesinlikle etiketleyen, akıl sağlığıyla ilgili olarak dışarıdaki insanlar tarafından etiketlenmesine neden olan bir süreç değil. Psikoterapiden herkes yararlanabilir. Hatta şunu da hatırlatayım: İlla bir sorun ortaya çıktığında değil, koruyucu, önleyici danışmanlık adı altında yürüyen süreçler de var.  

Sonuç

Kendinizle, evliliğinizle veya çocuğunuzla ilgili bir probleme sahip olmadan önce de böyle bir hizmetten yararlanabilirsiniz. Artık küçülen çekirdek aile ortamında, geniş ailede bulduğumuz bize tavsiyeler veren, görmüş geçirmiş insanların olduğu bir ortamda değiliz. İnsanlar en basitinden bir çocuk bakma durumunda bile birçok şeye ihtiyaç duyabiliyorlar. Psikolojik mevzularda da daha önceden bilgi sahibi olmak, evlenecekseniz evlilikte karşılaşabileceğiniz problemlerde neler yapabileceğiniz ile ilgili tavsiyeler almak, belli bazı testler yaptırıp, kişilikle, mizaçla ilgili birbirini tanımaya dönük çalışmalar yapmak açısından da psikoterapi süreci oldukça yararlı bir süreç.

Bu yazı 2015 yılı şubat ayında Manas FM’de “psikoloji rehberi” isimli radyo programımda “Psikoterapi nedir?” konulu konuşmamın yazıya aktarılmış halidir. İyi okumalar…


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir