Sanırım stres ve kaygı kelimeleri bugün en iyi tanıdığımız kelimeler haline geldi. Hangi yaşta olursa olsun “stres yaşıyorum” demeyen ya da “çok kaygılıyım” diye yakınmayan bir insan bulmak oldukça zor oldu. Yaşadığımız dünya koşturmacanın hakim olduğu, insanların birbiri ile yarış halinde oldukları bir dünya. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki koşturan ve bir yarışın içerisinde olan insanlar yorulurlar. Yarış esnasında değişik zorluk ve engellerle karşılaşırlar.
Yaşamda karşımıza çıkan her engel ve zorluk stres demektir. Karşılaştığımız engelli aşıp aşamayacağımıza ilişkin yaşayacağımız kaygı da stresimizi artıran bir role sahiptir. Gerçi yaşamda olmak demek, sürekli olarak bir tercihte bulunmak ve bir karar vermek demektir. Bu anlamda bakıldığında karar verirken zorlanmamız, stres yaşamamız ve kaygılanmamız oldukça normaldir.
Çoğu zaman vermemiz gereken kararları zorlansakta bir şekilde veririz. Ancak bazen öyle durumlarla karşılaşırız ki, karar vermekte zorlanırız. Karşılaştığımız engeli aşmak için nasıl bir yol izleyeceğimizi bilemeyiz. Yakın çevremizdeki kişilerden, arkadaşlarımızdan yardım ve tavsiye isteriz. Aldığımız tavsiyelerle de karar vermekte zorlanıyorsak stresimiz büyür ve kaygımız artar. Şiddetlenen stres düzeyimiz günlük yaşantımızı olumsuz olarak etkiler. İlişkilerimiz, iş yaşamımız olumsuz olarak etkilenir.
Stres yönetimi kavramı tam da yukarıda anlattığım durumlarda oldukça önemlidir. Sürekli stresli bir durumda isek ve yaşama ilişkin kaygılarımız normalin üzerinde ise stresle nasıl baş edebileceğimizi bildiğimizde sıkıntılı dönemlerimizi sağlıklı bir şekilde yönetebiliriz.
Stres yönetimi öğrenilebilen bir şeydir. Çevrenizdeki insanlara baktığınızda kiminin zor durumlarda daha soğuk kanlı davrandığını, kiminse stresli durumlarda elinin ayağının birbirine karıştığını görmüşsünüzdür. Çocukluk yıllarından itibaren sorunların büyütülmediği, “bunu halledebiliriz” bakış açısının hakim olduğu bir çevrede büyümek, stresle mücadelede büyük bir öneme sahiptir. Çevremizdeki insanların kaygılı oluşu, benzeri durumlarda bizim de aynı kaygıları yaşamamıza neden olabilmektedir. Tüm bu tecrübeler bize şunu göstermektedir: Stres ve kaygıya karşı nasıl davranmamız gerektiğini, çevremizdeki kişilerden model alarak öğreniyoruz.
Örneğin eve bir saat geç kaldığınızda, herhangi olumsuz bir neden olmamasına rağmen, anneniz ya da babanız hemen telefona sarılıp, telaşlı bir şekilde nere olduğunuzu soruyorsa, stres ve kaygı ile mücadelede çok başarılı bir çevrede yetişmediğinizi söyleyebiliriz. Olumlu baş etme stratejilerini anne-babasından veya yakın çevresindeki insanlardan öğrenemeyen kişiler stres ve kaygı ile baş etmede başarısız olabilmektedir.
Şema terapi stres ve kaygı ile baş etmede başarılı bir terapi ekolüdür. Stres ve kaygıya karşı dayanıksız bir yanınız varsa şema terapi seansları ile daha sağlıklı bir bakış açısına sahip olmak mümkündür. Siz de karar almakta zorlanıyorsanız, strese karşı kendinizi dayanıksız hissediyorsanız ve genel olarak kaygılı bir yapınız varsa, psikolojik danışma hizmetinden yararlanabilirsiniz.
Bir yanıt yazın